top of page

HISIM,AKRABA VE KOMŞULARLA İLGİLİ ÖĞÜTLER

    Hısım ve akrabalarımız geniş anlamda ailemizin bir parçasıdır. Akrabalar sık sık ziyaret edilmeli, uzakta olanları ise hiç değilse telefonla aranıp halleri hatırları sorulmalıdır. Yardıma muhtaç olanların ihtiyaçları giderilmeli, bayram gibi özel günlerde ziyaret edilip gönülleri alınmalıdır. İslam kültüründe akraba ziyareti sıla-i rahim olarak da adlandırılır. Kur’an-ı Kerim hısım ve akrabalık üzerinde önemle durmuştur. Bu ayetlerden bazılarını belirtelim “….Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah’a ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır, yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir.” (Bakara suresi, 177. ayet)

“…De ki: Maldan harcadığınız şey ebeveyn, yakınlar, yetimler, fakirler ve yolcular için olmalıdır…” (Bakara suresi, 215. ayet)

“…Akrabalık haklarına riayetsizlikten sakının…” (Nisa suresi, 1.ayet)
“…fiüphesiz ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” (Nahl suresi, 90. ayet)

“…bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma” (İsrâ suresi, 26. ayet).

Görüldüğü gibi Allah, akrabamızı her hususta görüp gözetmemizi öğütlemektedir. Hz. Muhammed (s.a.v.) yaşantısında, akraba ziyaretlerini, onlara yardım etmeyi benimsemiş ve bizlere de örnek olmuştur. O da akrabalık hak ve ilişkileri hususunda şunları beyan etmiştir: “ Yakınları ile ilgisini kesen kimse cennete giremez” (Riyazüs Salihin c1, s 370)
“Aralarında akrabası ile ilgisini kesen kimseler bulunan topluma rahmet inmez.” (Seçme hadisler, s208)

Görüldüğü üzere gerek Kur’an gerekse, Hz. Muhammed (s.a.v.) akraba ile olan ilişkilerimizin nasıl olması gerektiğini bize tafsilatlı olarak açıklamaktadır. İnsanlar bu öğütlere kulak verirlerse, aileler arasında sevgi, saygı oluşur. Aksi taktirde en yakınlarımızla bile yabancılaşmaktan kurtulamayız.

   Anne, baba ve kardeşlerimizden sonra bize en yakın olan kişiler akrabalarımızdır. Onlar bizim yakın çevremizdir. Amcamız, dayımız, halamız, teyzemiz ve bunların çocuklarıdır, iyi günde de kötü günde de hep yanımızdadırlar. Allah, Kur’an’da akrabalara karşı olan tutum ve davranışlarla ilgili şöyle buyurmuştur: “Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder. Çirkin, işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.
İslam dininde akrabalarla olduğu gibi komşularla ilişkilere de büyük bir önem verilir.
 Sevgili

Peygamberimiz komşularıyla her zaman iyi geçinmiştir. Zaman zaman onları ziyaret etmiş, gerektiğinde komşularına maddi ve manevi yardımda bulunmuştur. Bizlere de komşularımızla iyi; ilişkiler kurmayı, onlara her zaman yardımcı ve destek olmayı öğütlemiştir. Peygamberimiz bu konuyla, ilgili bir hadisinde, “Komşusu açken tok yatan bizden değildir, ’’buyurmuştur.


İslam dini akrabalık ilişkilerine önem verir. Bu nedenle gerek Kur’an’da gerekse hadislerde akraba ilişkilerine yönelik birçok öğüt yer alır. Örneğin Kur’an’da yer alan bir ayette, “… Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının…”(19) ifadesiyle insanlar uyarılır. Başka bir ayette ise şöyle buyrulur: “Muhakkak ki Allah adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder; çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” (20)

Hz. Peygamber (s.a.v.) de bir hadisinde, “Allah’a ve ahiret gününe inanan kişi misafirine ikramda bulunsun, Allah’a ve ahiret gününe inanan kişi akrabasını görüp gözetsin…”(21) buyurarak müminlere tavsiyede bulunur.

Kendisinden öğüt isteyen birisine, “Allah’a ibadet eder, ona hiçbir şeyi ortak koşmazsın.

Namazı kılar, zekâtı verir, akrabayı gözetirsin.”(22) diyerek nasihatte bulunur.
Kur’an’da ve hadislerde komşuluk ilişkileriyle ilgili de birçok öğüt yer alır.
 Örneğin bir ayette Yüce Allah, “Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın.
Anne-babaya, akrabaya, yetimlere, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin…”(23) buyurur. Hz. Peygamber de bir hadisinde, “Şerrinden komşusu emin olmayan, cennete giremez.”(24) buyurarak bizi uyarır. Başka bir hadisinde de şöyle buyurur: “Komşusu açken kendisi tok yatan bizden değildir.”(25)

Müslüman, Kur’an’ın ve Peygamberimizin öğütlerine uymalıdır. Aile bireyle ilişkilerinde, akraba ve komşuluk haklarını gözetme konusunda özenli olmalıdır.
Aile bireylerine, akraba ve komşularına iyi davranmalı, onların haklarına riayet etmelidir.

 

(6) Nûr suresi, 32. ayet.
(7) Müslim, Nikâh, 1.
(8) İsrâ suresi, 32. ayet.
(9) Ebu Davud, Talak, 3.
(10) Acluni, Keşfü’l-Hafâ, C 1, s.161.
(11) Nisâ suresi, 19. ayet.
(12) İsrâ suresi, 23-24. ayetler.
(13) Buhârî, Edeb, 1.
(14) Tirmizi, Birr, 3.
(15) Suyuti, Camius Sağir, C 2, s. 551.
(16) Muhyiddin Nevevi, Riyâzüs Sâlihîn ve Tercümesi, C 2, s. 239.
(17) Bakara suresi, 228. ayet.
(18) Ankebût suresi, 8. ayet.
(19) Nisâ suresi, 1. ayet.
(20) Nahl suresi, 90. ayet.

      Komşu kime denir ve kim komşu sayılır?

 

   Komşu¸ evi¸ işyeri¸ arazisi¸ köyü¸ şehri ve ülkesi bakımından yakın olanların her birine verilen addır. Komşunun kimler olduğu konusu ile ilgili olarak Hz. Ali şöyle demiştir: "Çevrede ‘sesi işitilenler' komşudur." Hz. Âişe de¸ her taraftan kırk evin komşu olduğunu ve bunların komşuluk hakkına sahip bulunduklarını bildirmiştir. Ayrıca "komşu" tabiri¸ hiçbir ayırım yapılmadan¸ Müslüman-gayr-i müslim¸ âbid-fâsık¸ dost-düşman¸ yerli-misafir¸ iyi-kötü¸ yakın-uzak bütün komşuları içine alır.

 

    Komşunun ve komşuluğun önemi

   Ailemizden sonra en yakın sosyal çevremizi komşular meydana getirir. İyi veya kötü günlerimizde şartlar¸ en yakın çevre ile temas halinde bulunmayı gerektirir. Darlık zamanında yardımlaşma¸ normal zamanlarda ziyaretleşme¸ sır sayılabilen halleri gizleme¸ birbirinin halinden etkilenme¸ hatta komşunun mülkünü satın almada öncelik hakkına sahip olma (şuf'a) komşulukla ilgili bir dizi hak ve sorumlulukların kaynağını teşkil etmiştir. Kur'an-ı Kerim'de komşu ilişkisinden şöyle söz edilir: "Anaya¸ babaya¸ akrabaya¸ yetimlere¸ yoksullara¸ yakın komşuya¸ uzak komşuya¸ yanınızdaki arkadaşa¸ yolcuya ve mâliki bulunduğunuz kimselere iyilik edin".[1]

 

   

     

    Hz. Peygamber'in dilinde komşuluk

   Hz. Peygamber bir hadislerinde şöyle buyurmuştur:

"Cebrail (a.s) durmadan bana komşuya iyilik etmeyi tavsiye

ederdi. Bu sıkı tavsiyeden¸ komşuyu komşuya mirasçı kılacağını

zannettim."[2]

 

Bir Müslümanın başkalarına zarar vermemesi¸ herkese iyilik yapması en önemli ahlâkî görevlerindendir. Zira Rasülüllah (a.s)¸ "Müslüman¸ diğer Müslümanların onun elinden ve dilinden emin oldukları kişidir." buyurmuştur. Karşılıklı ilişkilerin sürekliliği sebebiyle güven konusunda komşu daha önceliklidir. Nitekim Allah elçisi başka bir hadiste bunu şöyle ifade buyurmuştur: "Şerrinden komşusu emin olamayan kişi gerçek mü'min olamaz¸ hatta cennete giremez."[3] Mü'minin¸ kendi nail olduğu nimetlere diğer mü'min komşularının da nail olmasını istemesi; kendisi için istemediği şeyleri mü'min komşusu için de arzu etmemesi esastır. Bu prensipten hareket edilince komşu komşuyu rahatsız edemez. Burada¸ herkese uygulanabilen objektif bir ölçü sunulmuştur. Gürültü yaparak¸ üs kattan halı vb. şeyler silkeleyerek veya balkon¸ saçak vb. yapılarla komşunun arsasına taşarak zarar veren kimse¸ aynı davranış kendisine yapılsa razı olmayacaksa¸ kalbine ve vicdanına danışarak doğruyu bulabilecektir. Allah Rasulü bu ölçüyü Vabisa'ya hitap ederek şöyle açıklamıştır: "Ey Vabisa insanlar sana fetvâ verse bile bir de kalbine danış. İyi ve güzel olan şey (birr)¸ yaptığın zaman kalbini rahatlatan¸ günah ise kalbini rahatsız eden şeydir."[4]

bottom of page