
AİLE VE DİN


AİLE TOPLUMUN TEMELİDİR
Aile, anne, baba ve çocuklardan oluÅŸan en küçük insan topluluÄŸudur. En ilkel toplumlardan en geliÅŸmiÅŸine kadar bütün toplumlarda aileye rastlamak mümkündür. Buna göre aile, toplumun çekirdeÄŸi ve en temel birimidir.
İnsan, toplu olarak yaÅŸamak zorunda olan bir varlıktır. Bir kimsenin yaÅŸamını yalnız başına devam ettirilebilmesi ve mutlu olabilmesi çok zordur. Bu yüzden insan için ailenin ve toplumun önemi büyüktür. İnsanlık Hz. Adem’den bu tarafa aile kurarak çoÄŸalmış ve toplumlar halinde yaÅŸamıştır. Çünkü aile içerisinde toplu halde yaÅŸamak, insan tabiatının bir gereÄŸidir. Kur’an- Kerim’de ÅŸöyle buyurulmuÅŸtur;
“Kendileriyle dostluk ve yakınlık kurmanız için kendi cinsinizden eÅŸler (hanımlar) yarattı. Aranızda sevgi ve merhamet icad etti.” (Rum 21)
Evlenerek aile oluÅŸturmanın çeÅŸitli neden ve amaçları vardır. Evlenme, insan soyunun devam etmesinin tek yoludur. Evlenme olmadan insanların meÅŸru bir ÅŸekilde soyunun devam etmesi mümkün deÄŸildir. DoÄŸan çocukların uzun süre bakıma muhtaç olmaları ailenin kurulmasını zorunlu kılmaktadır.
Dinimiz aileyi kutsal bir kurum olarak görür. Aile topumun temel taşıdır. SaÄŸlam ve düzenli ailelere sahip olan toplumların da güçlü olduÄŸu her devirde görülmüÅŸtür. Aile yaÅŸamı bozuk olan toplumlar ise er geç çöker ve yok olurlar.
Aile bir okuldur. Çocuklar, ilk ve en önemli bilgilerini önce bu okuldan alırlar. Orada terbiye edilir ve
manevi deÄŸerlerini orada tanırlar. Aile sevgi kaynağıdır. İnsan sevginin engin hazzını ilk önce orada tadar, saygıyı orada görürler. DoÄŸruluk, ÅŸefkat ve merhamet gibi yüce duyguları orada kazanırlar. Dinine, devletine vatan ve milletine baÄŸlılığını, Allah’a ve O’nun yarattıklarına karşı görevlerini insan ilk önce aile çevresinde öÄŸrenir.
​
Ailedeki dirlik ve düzenlik topluma da yansır.
Bozukluk topluma da geçer. Bunun için aileyi daima güçlü
tutmak, aile yaÅŸamının bozulmasını önlemek gerekir.
Bu da ailevi görevlerin iyi bilinmesive titizlikle yerine
getirilmesi ile mümkün olur.
Aile kurmak, yeni akraba edinmek demektir. Akraba olan
insanlar birbirlerine karşı sevgi ve saygı duyarlar.
Ayrıca ailede anne-baba sevgisi, kardeşler arası maddi
ve manevi dayanışma, büyüklere saygı, küçüklere sevgi
duygusu geliÅŸtirilir. Düzen, tertip, temizlik, merhamet,
yardımlaÅŸma vb bütün iyi duygular burada geliÅŸir. Ailede geliÅŸtirilen bu duygular, önce kendi ulusuna, sonra bütün insanlığa dalga dalga buradan yayılır.
Toplumun güçlü, saÄŸlıklı dayanışma içerisinde, çalışkan üretken ve kalkınmış olması öncelikle aile ortamının sevgi ve saygıya dayalı bir yapıda olmasını gerektirir. Toplumun aile yapısı ne kadar saÄŸlam olursa, o toplum da o kadar güçlü olur. Uyumlu bir ortamda büyüyen ve geliÅŸen çocuk, saÄŸlıklı ve güçlü bir insan olarak topluma katılır. Bu da toplumun saÄŸlam ve güçlü olmasına katkı saÄŸlar.

İSLAM DİNİNDE AİLENİN ÖNEMİ
Yüce Allah, insanı diÄŸer varlıklardan üstün kılmış, farklı cinslerin bir araya gelerek sevgi ve saygı temeline dayalı huzurlu aileler kurmalarını öngörmüÅŸtür. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de, “İçinizden kendileriyle huzura kavuÅŸacağınız eÅŸler yaratıp, aranızda sevgi ve rahmet var etmesi, Allah’ın varlığının belgelerindendir. Bunlarda düÅŸünen bir toplum için dersler vardır.” [1] buyrulmaktadır
Toplumu oluşturan temel yapı ailedir. Ailelerin huzur ve mutluluğu,toplumun
huzur ve mutluluÄŸu demektir. Ailede görülen huzur veya huzursuzluk dolaylı
olarak ailelerde oluşan topluma yansıyacaktır. Aile mutluluğunun sağlanması
ise, eÅŸlerin ve diÄŸer aile bireylerinin birbirlerine sevgi,saygı ve hoÅŸgörü
temeline dayalı davranmalarına bağlıdır.
Kur’an-ı Kerim “Mümin erkek ve kadınların birbirlerinin dostu olduklarını ve
birbirlerine iyiliÄŸi tavsiye edip kötülükten sakındırdıklarını” [2] bildirmiÅŸtir. Bu
dostluÄŸun öncelikle aile içinde görülmesi gerektiÄŸi ve hayatlarını birlikte
geçirecek eÅŸlerin dostluÄŸa, sevgi ve saygıya herkesten daha çok ihtiyaçları
olduÄŸu açıktır. Bu gerçeÄŸe raÄŸmen, geçmiÅŸte olduÄŸu gibi günümüzde de ailevî
huzursuzluklar toplumun önemli bir problemini oluÅŸturmaktadır. Sevgi ve anlayış
eksikliÄŸi geçimsizliÄŸi, geçimsizlik ise kötü muamele ve ÅŸiddeti doÄŸurmaktadır.
Özellikle kadınlar ve çocuklara yönelik aile içi ÅŸiddet boÅŸanmalara yol açmakta,
parçalanmış aile bireyleri toplumun problemli üyeleri haline gelmektedir.
Kur’an’da bizler için örnek gösterilen Hz. Peygamber, hiçbir zaman eÅŸlerine ve
çocuklarına el kaldırmamış [3] herkese güzel söz söylemiÅŸtir. İnsan olarak
bazen eşlerine darılsa da bunu devam ettirmemiş,[4] onlara yardımcı olmak ve
gerektiÄŸinde görüÅŸlerine baÅŸvurmaktan geri durmamıştır. EÅŸlerine kötü davranan erkeklerde hayır olmadığını[5] ifade buyurmuÅŸtur.
